0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Fahriye Evcen, çeşitli yabancı dergi ve internet sitelerinin yaptığı anketler sonucunda birkaç kez dünyanın en güzel kadınları arasında gösterildi. Bu konuda neler hissettiğini merak ediyordum. Röportaj için buluştuğumuzda bu yönde bir soru yönelttiğimde itiraf edeyim, cevabında gururla karışık biraz da olsa ego bulguları olmasını bekliyordum.

Ne var ki cevabında, biraz da olsa ego bulguları bulunmadı.

Dünyanın en güzel kadınları arasında gösterilmesinin keyfini anlık olarak yaşayıp geçmiş. Cevabı felsefikti; “O güzelliğin yanı sıra ruhunun ve aklının da her zaman hazır cebinde olması lâzım.”

Fehriye Evcen, Habertürk‘e; bu konuda, kariyeri hakkında ve yeni filmi ‘Tete ve Masal: Harikalar Diyarı’ ile ilgili açıklamalarda bulundu.

• Bugünlerde kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

İyi hissediyorum… Çocuklarla beraber aslında çok şey değişti. “Bugünler” deyince tabii içine çok şey giriyor; çocuklarla da beraber çok hareketli bir hayat ama genel olarak gayet iyi hissediyorum.

• Birkaç kez dünyanın en güzel kadınları arasında gösterildiniz. Bu durum, size neler hissettiriyor?

Güzel bir şey tabii ki… Negatif bir şey hissettirmiyor ama hiçbir zaman bu olgu içinde kaybolduğumu hatırlamıyorum. Ya da sadece o olguyla yaşadığımı da hatırlamıyorum. Güzel bir şey ama her zaman o güzelliğin yanı sıra ruhunun ve aklının da her zaman hazır cebinde olması lâzım. Onlar olmadan emin olun güzelliğin hiçbir anlamı yok. O yüzden çok ekstrem duygular hissettirmedi. Ruhun ve aklın güzelliği her zaman onun yanında olmalı. Hep buna inanıyorum.

• Bugünlerde sizi en çok mutlu eden ve en çok canınızı sıkan neler var?

Pollyanna olmayayım ama çok büyük canımı sıkan şeylerden yaşla beraber biraz daha uzak durmayı tercih ediyorum. Küçük anlarda mutluluğu bulabilmek gerek. Özellikle altını çizerek söylüyorum, bahsettiğim şey, asla maddiyat değil ya da çok büyük mutluluk verecek şeyler değil. Kendinle beraberken, çocuğunla beraberken ya da işini yaparken o küçük şeylerdeki mutlulukları insan her anda yakalayabiliyor. Bu benim yaş aldıkça öğrendiğim bir şey. Çocukların da bana öğrettiği bir şey. O küçük anlardaki mutluluğu yakalayıp biraz oralardan bunu türetmeye çalışıyorum.

• Zamanda yolculuk etme olanağı olsaydı geçmişe mi gitmek isterdiniz geleceğe mi?

Geleceğe gitmek isterdim. Şu an bu teknoloji çağı bana çok ilginç geliyor. Çocuklarda da gözlemliyorum. Teknoloji hızla ilerleyecek ve hızla bizi farklı bir yere götürecek gibi geliyor. O çağı görmek isterdim; neye dönüşeceğini, duyguları alt edebilecekler mi, duygular yok olup gidecek mi, bunu merak ediyorum. Bizim bu çağda böyle bir endişemiz var. İleride her şey duygudan bağımsız olarak daha mekanikleşecek mi ya da duygular var olduğunda o mekanik dünya içinde nasıl bir şey olacak merak ediyorum. Çok da görmek isterdim.

• Kariyerinizin 20’nci yılındasınız; bu size neler hissettiriyor? Genç yaşta 20’nci yılı kutlamak da özel bir durum olsa gerek…

Sene geçtikçe artık o rakamların da önemi kalmıyor. İlk yıllarda seneleri sayarsınız ama bu kadar uzun süre geçtikten sonra artık yaptığınız o işle iç içe geçmiş oluyorsunuz. Kendimden o kadar çok veriyorum ki bu 20 sene sonrasında yaptığım işle tek beden gibi tek vücut gibi hissediyorum. Duyduğum en büyük mutluluk veren duygu bu galiba. Sorunun ikinci bölümüne gelince; doğru. Çok erken yaşta başlamanın bir avantajı olduğunu söyleyebilirim. Başladığımda çok küçüktüm ama bir artısı da küçük yaşta başladığım için 20 senenin sonuna içinde yoğrularak geldim. Bu kadar bütün hissetmem belki de bu sebepten. Çünkü içinde büyüdüğümü hissediyorum.

• 20 yılda mesleğiniz adına edindiğiniz en önemli öğreti ne olmuştur?

Bence yaptığımız işin olmazsa olmazı, gözlemci olmak. Gözlem yapmadan bir tarafı hep eksik kalıyor gibi hissettim. O yüzden beni en çok besleyen şey, her durumu her kişiyi çok derinlemesine gözlemleyip anlamaya çalışmam oldu. Empat olmaya çalıştım. Bu yaptığım işi çok zenginleştiren bir şey diye düşünüyorum.

• Almanya’da yaşarken çocukken aldığınız tiyatro eğitiminiz de var…

Çok küçük küçük yaptığım şeyler var ama eğitim denemez. Orada olmanın avantajı her zaman sanatla ve tiyatroyla çok iç içe olmanız. Okullar da buna çok motive… Tiyatro, hayatımın her evresinde vardı. Sahnede olduğum ufak tefek deneyimler de vardı. Seyretmeyi de küçük yaştan beri hep çok sevdim.

• Anne olmadan önceki Fahriye Evcen ile anne olduktan sonraki Fahriye Evcen arasındaki en büyük fark nedir?

Bence her çocuğun anneye kattığı en büyük şey daha sabırlı olmak. Tahammül süresinin daha uzaması. Bu kaçınılmaz bir şey. Bir annenin tez canlıysa bile zamanla törpülediği bir yanı. Onun dışında bana çocukların kattığı şey artık herkeste, her insana baktığımda onun çocuk tarafını görebilmek. Belki daha az yargılamak ve daha iyimser olmak.

2017’de evlenen Fahriye Evcen ile Burak Özçivit, Karan ve Kerem adlarını verdikleri iki çocukları bulunuyor.

• Ebeveynlerde çocuklarını büyütürken kendi çocukluğuna dair anılar canlanır. Sizde de oluyor mu?

Oluyor…. Çünkü onların yaşını ve davranışlarını anlayabilmek için de aslında insan çok fazla kendi çocukluğuna gidiyor. Öyle daha da kolay anlaşılabiliyor. Bağ kurmak daha kolay oluyor. Ben de bunu çok yapıyorum. O yaşıma döndüğümde; “Evet, böyle hissediyordum. O yüzden onlara şimdi böyle yaklaşmak lâzım, böyle bakmak lâzım diyerek” ben de bunu çokça yapıyorum.

• ‘Tete ve Masal: Rüyalar Diyarı’ filmi için teklif geldiği zaman filmin hangi özellikleri sizi etkilediği için bu işte olmak istediniz?

Bir kere en büyük motivasyonum benim iki ufaklığa böyle bir hediye bırakabilme düşüncesiydi. Bu beni çok heyecanlandırdı ama bunun yanında mükemmel bir senaryo okudum. “Bir çocuk filmi” deyip geçemeyeceğim. Çok boyutlu, sadece çocuklara hitap etmeyen, yediden, yetmişe herkesin çocuğunu da yanına alıp keyifle izleyebileceği bir film. Bir dünyadan, bir dünyaya götüren, özellikle çocukların hayal dünyasını tetikleyecek, çok keyifli ve çok zengin içeriği olan bir senaryo okudum ve bu beni çok heyecanlandırdı.

Satre Film Yapım imzalı ‘Tete ve Masal: Harikalar Diyarı’nın senaryosunu Emrah Ertaş yazdı. Tümer Sirkecioğlu’nun yönettiği filmde başrolleri; Mert Turak, Ada Erma, Engin Altan Düzyatan, Fahriye Evcen Özçivit, Pelin Karahan, Can Kızıltuğ, Keremcem, İnci Türkay, Jess Molho, Cenan Adıgüzel, Haldun Dormen, Meral Çetinkaya ve Altan Erkekli paylaştı.

• Son yıllarda çekilen çocuk filmlerine çocuğu olmayan kişiler de gidiyor. Bu filmlerin ortak özellikleri de izlediğimizde çocukluğumuza ait anıların canlanması… Bu da bir keyif veriyor. Sizde de oluyor mu?

Evet… Çünkü buna ihtiyaç var. Ben kesinlikle şuna inanıyorum; masallar ve hikâyeler sadece çocuklar için değil, olmamalı… Bence yetişkinlerin de dünyasını zenginleştiriyor. Ben çizgi film izlemeyi, bu tür masalsı hikâyeleri izlemeyi gerçekten çok seviyorum. Şimdi çocuklarla beraber biraz daha hareketlendi ama onlarla oturup filmleri çok keyifle izliyorum. Onlar olmadan da izliyorum. Ben de bu fikre katılıyorum.

• Filmde bir amazon kraliçesini canlandırdınız. Rolünüze hazırlanırken nasıl bir süreç yaşadınız?

Bizim zaten kendi kaynaklarımızda da aslında çok fazla materyal var. Aslında Türk mitolojisinde de amazon kadınının yeri var. Türk mitolojisinde ve hikâyelerinde böyle bir tipoloji var. O yüzden ilhamım yabancı kaynaklardansa daha çok kendi hikâyelerimiz ve kaynaklarımız oldu.

• Anaerkil bir toplumda olduğumuzu düşünelim ve siz amazon kraliçesisiniz. Anayasa hazırlayacaksınız; ilk maddeniz ne olurdu?

Eğer bir kadın yönetiyor olsaydı herhalde çıkış noktası sevginin bağlayıcı gücü olurdu. Herhalde ilk madde sevgiyle alakalı bir dokunuş olurdu. Bence sevgi her şeyin temelinde olması gereken bir prensip.

• Amazon kadınları, masallarda güçlü kadınlar olarak tasvir edilmiştir. Gerçek hayatta güçlü kadın tanımı sizce nasıldır?

Güçlü kadın; biraz amazon kadını olmaktır. Çok da erilleşmeden ama o erilliğin de insana verdiği bir güç var. Bence her kadının içinde bir parça o gücü yakalatan bir amazon kadını var. O yüzden kadının güçlü olması, biraz savaşçı ruhlu olması, zor durumlara karşı göğüs gerebilmesi, zor durumlarla kendi başına baş edebilmesi gibi geliyor. Zorlu durumlarda kendi başına mücadele edebilmek ve onun üstesinden gelebilmek.

• Siz çocukken masallara ilgi duyar mıydınız?

Çok fazla okurdum ve hayal dünyamı da çok süslerdi. O masalın içinde yaşardım, günlerce etkisinden çıkamazdım. Tabii bizim jenerasyonumuzda izlenecek film tadında materyal yoktu, daha çok okuyup dinlemek üzerineydi. İçinde kendimi hayal ettiğim ve o masalların rüyasıyla yaşadığım yıllarımı hatırlıyorum.

• Hiç bir masal kahramanına öykündünüz mü?

‘Alice Harikalar Diyarında’ uzun yıllar etkisinden çıkamadığım bir masal. Ki büyüdüğümde de o masalın içinde başka başka şeyler keşfettim. Bir sürü verdiği mesaj var. Bu sefer oradan farklı pencereler açıldı. Beni hakikaten uzun yıllar etkisinde tutan bir masal.

• Çocuklarınızın masallarla arası nasıl?

Benim aram iyi olduğu için onların da otomatikman iyi. Hâlâ gece rutinlerinde masalla uykuya geçmek var. Ben hikâyelerin, masalların çocukların hayal dünyasını çok fazla güçlendirdiğini düşünüyorum. Zaten her masalın sonunda uykuya dalmadan önce beş dakika vardır ya çok derin sorular soruyorlar ve bir yetişkin olarak artık cevabını veremediğimiz sorular da oluyor. Çocuk olsan bu sorunun cevabını verebilirsin ama ne yazık ki yetişkin oldukça o soruların cevabını bazen biz de bulamıyoruz. O yüzden hâlâ o masallarla ve hikâyelerle yetişkinlerin de hemhal olması önemli.

Özellikle günümüzde masallar çocuklara çok lâzım. Hepsi çok sanal bir dünyanın içindeler. O yüzden onların her zaman hayal dünyalarının hep canlı tutulmasından yanayım. Öyle de yapmaya çalışıyorum.

• 8 yıl sonra sinema filmi çekmek size neler hissettirdi?

Sinemada olmak benim için çok başka bir heyecan. Siz şimdi söyleyince fark ettim, hakikaten sinemaya verdiğim ara epeyce uzun olmuş. Çünkü çocuklar oldu, onlarla alakalı bir aram oldu. Televizyona yaptığım işler oldu. Aslında bu aralıkta fazlaca setim oldu ama sinema çok başka bir heyecan… Onun yeri bence her zaman farklı olacak. Bir sinema setine çıkıyor olmanın otantikliğinin yeri farklı. Benim için çok büyük bir heyecandı. Bir de çok usta oyuncularla çok değerli oyuncu arkadaşlarımla beraber seti paylaşmak çok güzeldi. Haldun hocayla (Dormen) bir seti paylaşmak hepimiz için inanılmaz bir deneyimdi. Hikâyenin genelinde çok değerli çok kıymetli oyuncu arkadaşlarım var, o yüzden benim için çok güzel bir setti.

• İzleyicilerin filmi izledikten sonra salondan hangi duygularla çıkmasını umuyorsunuz?

Yetişkinliklerin de izleyecekleri çok keyifli anlar var. Bir kere filmin içinde çeşitli klipler çekildi. Bu onlar için işin sürprizi olsun. Çok eğlenceli bir film çıktı. Büyüklerin çok büyük eğlence yaşayacakları, küçüklerin de gece uykuya dalmadan önce hangi dünyayı seçiyorlarsa o dünyanın içinde kendilerini hayal edip hayal kuracakları bir şey olacak. Çünkü filmin içinde çok farklı dünyaları yansıttığımızı düşünüyorum Tek bir karakterle başlayıp biten bir film değil. Hem kız çocuklarına hem erkek çocuklarına hitap edecek birçok farklı karakter var. O yüzden bence filmden kendilerini o dünyada hayal ederek çıkacaklar. Öyle olmasını isterim.

REKLAM

• Hayalinizde bir yapım ya da canlandırmak istediğiniz bir karakter var mı?

Çok spesifik bir karakter yok. Ekstrem tarafları olan karakterler oyuncuya çok büyük haz verecek gibi düşünülüyor ama bence öyle değil. Bazen hayatta da öyledir ya çok silik gördüğümüz anlar ya da karakterler olur ama onların da içinde öyle duygular vardır ki… Ben aslında daha çok onları kurcalayıp onları yüzeye çıkarmak onları daha derinlemesine anlamak istiyorum. Çok köşeli ya da sert karakterlerdense çok silik, hayatın içinde çokça bulunan ama içindeki o derinliği ortaya çıkarıp onu anlayıp onu ortaya çıkartabileceğim karakterlerin peşinde olmak bana daha büyük heyecan veriyor. Bunları bulmak da zor. Her projede çok fazlaca karşınıza çıkmayabiliyor ama ben karakterin o taraflarını o gölge yanlarını daha çok seviyorum.

Haber Kaynak : HABERTURK.COM

“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”